16 Aralık 2012 Pazar 23:41
Gündüz Kılıç Türk Telekom Arena'da Anıldı
Galatasaray Spor Kulübü ve Türk sporunun en büyük taraftarı Türk Telekomun işbirliği ile başlatılan Galatasaray Efsanelerini Anıyor, Türk Telekom Dünya'ya Duyuruyor projesi kapsamında gerçekleştirilen etkinlikler bu sezon da tüm hızıyla devam ediyor. Türk basketbolunun efsane ismi Yalçın Granit ile başlayan, ardından Metin Kurt, Arif Erdem, Ali Uras, Sinan Erdem, Nihat Akbay ve Şengün Kaplanoğlu ile devam eden organizasyonda bu hafta Galatasaray'ın unutulmaz ismi Gündüz Kılıç anıldı.
Galatasaray Spor Kulübü Başkanlarından Alp Yalman ve Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyeleri Sedat Doğan ve Necati Demirkol'un da katıldığı törende Günfüz Kılıç'ın yeğeni olan Nilgün Kılıç'a karşılaşması öncesi Alp Yalman tarafından plaket verildi.
Plaketin takdimi sırasında stat skorbordundan Gündüz Kılıç'ın görüntüleri verilirken, taraftarlar da büyük alkış tuttu.
Baba Gündüz Kılıç - (1935-1980)
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürkün yakın çalışma arkadaşı Kılıç Ali ve Hümeyra Hanımın oğlu olarak 1918 senesinin ilk gününde İstanbul'un Bakırköy ilçesinde dünyaya gelen Gündüz Kılıç, ailesiyle birlikte çocukluk yıllarında bir dönem Ankarada yaşadıktan sonra, okul çağına geldiğinde ilk olarak Feyziye Mektepleri Vakfına yazıldı. Ertesi sene ise Galatasaray Lisesi İlk Mektebine geçerek birinci sınıfa kaydoldu. Gündüz Kılıç ile futbol arasındaki aşkın ilk günleri de burada yaşandı. Ailesi Ankarada olduğundan tatil günlerinde okul hademelerinden biriyle gezmeye çıkan Gündüz Kılıç, ağabeyi ve kardeşinin maça gitme isteklerine uyarak Taksim Stadında futbol maçlarını izlerdi.
Zamanla futboldan keyif almaya başladıktan sonra ise Galatasaray Lisesinin bahçesindeki maçlarda yer alacaktı. Sınıfta yapılan kadrolarda yeterli oyuncu olmadığı zamanlarda ise takıma katılan bir isim olurdu. Başlarda adam eksikliğinde takıma giren Eşfak Aytaç, daha sonra Türkiyenin tüm zamanlardaki en iyi futbolcularından olacaktı.
Nisan 1935: Galatasaraydaki İlk Maç ve İlk Goller Gündüz Kılıç, Galatasaray Lisesinin büyük avlusundaki [Grand-Cour] ilk maçına da 1932 yılında çıktı. İlk kez tam futbol kıyafetleri vardı üzerinde. Beşinci sınıftan mezun olduktan sonra bir dönem kaleciliğe heves etse de santrfor olarak devam etti. Ve garip ama 7-1 kaybettikleri bir maçın ardından Müdür Muavini Muslih Hocanın gözüne girecekti. Gündüz Kılıç, daha sonra Leblebi Mehmet tarafından genç takım kadrosuna alındı. Önce Beşiktaş Genç Takımı ile oynanan maçta dikkat çektikten sonra bir spor bayramında okulu adına oynadı. Gündüz Kılıçın Galatasaraydaki futbolculuk kariyeri ise 1935 senesinde başladı.
Nisan 1935te evlerine gelen telefonun ucundaki ses, Gündüz hemen kulübe gel, birinci takımda oynayacaksın diyordu. O ses, Muslih Hocaya aitti. Galatasaray, nispeten zayıf takımlardan olan Anadolu ile oynayacaktı. Ve Gündüz Kılıç, o güne kadar hiç görmediği A takım futbolcularla çıkacaktı aynı sahaya. Ancak işler Galatasaray adına iyi gitmiyordu. Henüz ilk yarıda 2-0 yenik duruma düşen Galatasaray için ikinci yarıda bir oyuncu üç gol birden atacaktı.
O oyuncu da 17 yaşını bile doldurmamış olan Gündüz Kılıçtı.
İlerleyen yıllarda ülke futboluna damgasını vuracak Baba Gündüz için rüya gibi bir başlangıçtı.
Nisan 1947: Gündüz Kılıç Galatasaraya Karşı Galatasaray ile birlikte futbolculu dönemindeki ilk şampiyonluğunu 26 Nisan 1935 günü Taksim Stadında İstanbulspora karşı oynanan maçta iki gol atarak kazanan Gündüz Kılıç, bir ay sonra ilk kez bir Fenerbahçe karşılaşmasında forma giydi. Beşiktaş rekabetinde ise ilk maçında gol attı. Ve Mayıs 1940taki tarihi maçta Beşiktaş ağlarına gönderdiği beş golle tarihe geçti. Galatasaray ise Şeref Stadındaki mücadeleden 9-2 üstün ayrıldı.
Derbiler tarihinde bir maçta en fazla gol atan oyuncu unvanı hâlâ bu karşılaşmadaki performansıyla elinde bulunduran Gündüz Kılıç, ilk İstanbul Finalinde de Mart 1942de Fenerbahçeyi 5-0 mağlup eden Galatasaray adına iki gol kaydetmişti. Daha sonra askerlik döneminde Uçaksavarda oynadı.
Ardından Devlet Demiryollarında memur olarak hayatını sürdürerek Ankara Demirspor için ter döktü. Milli Kümede Galatasaraya karşı forma giymek zorunda kaldığı karşılaşmada takımının tek golünü attı. Antrenörünün ısrarlarıyla Galatasaraya rakip olan ve bu durumdan dolayı üzüntü duyan Gündüz Kılıç, ertesi günkü Fenerbahçe maçında dört gol atarak 4-3lük galibiyete katkıda bulunacaktı. Ankara Demirspor, tarihteki tek Türkiye şampiyonluğunu kazandığı 1947 yılındaki finalde ise Fenerbahçeyi 3-0 ve 6-0 yenerken Gündüz Kılıç da Ankara Demirspor forması giyiyordu.
Gündüz Kılıç: Galatasaraydaki İlk Antrenörlük Yılları Kulübün 1948deki yıllık kongresinde idare heyetine teknik üye olarak seçilen Gündüz Kılıç, umumi kaptanlık görevini üstleniyordu. 1948 Londra Olimpiyatlarında milli formayı giyen Baba Gündüz, Nisan 1949da Galatasaray ile İstanbul Lig Şampiyonluğu sevinci yaşadı. Mart 1952de ise kariyeri boyunca 10u Galatasarayda olmak üzere toplam 17 gol attığı Fenerbahçeye karşı futbolcu olarak son maçına çıktı. Aynı yıl içinde de Galatasaray antrenörü olarak yeni kariyerine başladı. İlk sezonun ardından görevinden istifa edip 1953-1954 sezonunda Vefaspora geçse de aynı sezonda Galatasaraya geri döndü.
Baba Gündüz, Galatasarayın başında ilk şampiyonluğunu ise 1954-1955 sezonunda İstanbul Liginde yaşadı. Takip sezon öncesinde Galatasaray tarihini etkileyen hamlelerden birini yaparak İzmirspordan Metin Oktayı takıma kazandırdı. Sezon sonunda Galatasaray, İstanbul Liginde üst üste ikinci şampiyonluğunu elde ederken Metin Oktay da 18 golle en skorer oyuncu olacaktı. Gündüz Kılıç, 1957de Galatasaraydaki görevinden ikinci kez istifa ettikten iki sene sonra Feriköye tarihinin en başarılı dönemlerinden birini yaşattı.
Antrenörlük Yılları: Galatasaray ile Üçüncü Kez, 1960-1967 Galatasarayın Ocak 1960da göreve gelen yeni yönetimi, Gündüz Kılıçı takımın başında görmek istiyordu. Ancak Feriköyü yarı yolda bırakmayan Baba, büyük aşkıyla yeniden kavuşmak için sezon sonuna dek bekleyecekti. Feriköyden kulüp idarecilerinin peşinden döktükleri bir kova suyla uğrulanan Kılıç, Nisan 1960da bir kez Galatasarayda antrenör oluyordu. 1960-1961 sezonunda bitime bir hafta kala oynanan İstanbulspor maçında penaltı kaçıran Metin Oktay, sezonu 36 golle yine zirvede bitirmişti. Ancak Milli Ligdeki ilk şampiyonluk henüz gelmemişti. 1961-1962 sezonunda Gündüz Kılıç ile ilk şampiyonluk kazanılacaktı. Metin Oktay, sezon başında İtalyanın Palermo takımına transfer olmuştu. Gündüz Kılıç, o günlerde Palermo Başkanına yazdığı mektubu, şu sözlerle bitiriyordu: Ne olur, ona iyi bakın. Baba Gündüz, daha sonra Metin Oktay ile tekrar buluştu Galatasarayda. Milli Lig ve Türkiye Kupasının kazanıldığı 1962-1963 sezonunda UEFA Şampiyon Kulüpler Kupasında son sekiz takım arasına kalan Galatasaray, Gündüz Kılıç yönetiminde bir ilki gerçekleştirdi. Baba, istifa ettikten sonra ise önce dünya turuna çıktı, ardından Altay ve Beşiktaşta çalışarak teknik direktörlük kariyerine son verdi.
Vefat: Mayıs 17, 1980 İstanbul
Futbola veda ettiği 1972 yılının ardından hayatını kaybettiği 1980 yılına dek spor yazarlığı yapan Gündüz Kılıça 1979da akciğer kanseri teşhisi koyuldu. Tedavisi için gittiği New Yorktan, Sizlere Selamım Var başlıklı yazısı, yayımlanan son yazısı oldu. 17 Mayıs 1980 günü İstanbulda sabaha karşı son nefesini verdi. Galatasaray, 19 Mayıs 1980 günü Orduda sahaya karşılaşacaktı. Kılıçın eski takım arkadaşı Naci Özkaya, Gündüz Kılıça ait olan 9 numaralı Galatasaray formasıyla sahaya çıktı. Ve o forma, karşılaşma boyunca Galatasaray Kaptanı Fatih Terimin yanına bıraktığı karanfil buketiyle birlikte saha kenarındaki iskemle üzerinde durdu. Aynı gün, Fenerbahçe Altay karşılaşmasında da tribünden tek bir ses yükseliyordu: Baba Gündüz ölmedi, kalbimizde yaşıyor.
Baba Gündüz: Galatasaray Bir His Takımıdır Baba Gündüz, Galatasaraylılığı ise şu sözlerle anlatıyordu:
Bilirsiniz ki her insanın ayrı bir huyu, ayrı bir karakteri olduğu gibi, her futbol takımının da kendine has bir karakteri vardır. Biz sizlere burada Galatasarayımızın huyunu suyunu açıkça ve iyice anlatabilirsek, onu adamakıllı tanıyıp, inşallah senelerce dost geçinirsiniz. Galatasaray, bir his takımıdır. Renklerine âşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. Galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. Galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez.
Kısacası Galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.